Öğrenmeyi öğrenmek konumuz bu evet ama bunları nasıl yapıyoruz işte size öğrenmeyi öğrenmek adlı makalem de tam 6 yolundan bahsedeceğim. Her birimiz ya tam şu anda yeni bir şeyler öğreniriz ya da gitar çalmak, kodlama öğrenmek, yeni bir dil öğrenmek, çizim yeteneğimizi geliştirmek veya bir bilgisayar programında ustalaşmak gibi konularda, gelecekte bir şeyler öğrenmeyi düşünürüz.
Eski çağlarda da insanlar yeni şeyler öğrenmeye mecburdu. Daha iyi avlanma yolları keşfederek ve daha iyi aletler yapmaya çalışarak hayatta kalma şanslarını artırdılar. Öğrenmenin hayatın temel bir parçası olduğunu bildiğimize göre, öğrenmeyi öğrenmek için zaman ayırmanız mantıklı bir tercih olacaktır.
İçindekiler
Öğrenmeyi Öğrenmek
Vereceğim 6 öneri sayesinde, kendinizi yaptığınız işlerde bir adım daha önde hissedebilir, arkadaşlarınızın başarı sırrınızı sürekli merak etmelerine sebep olabilirsiniz.
Parçalara Bölün
Ders çalışırken yeni bir konuya başladığınızda, yepyeni bir yetenek veya teknik geliştirirken ya da hiç bilmediğiniz bir konuyu araştırırken faydalanabileceğiniz bir tekniktir. Öğrenmek istediğiniz konu üzerinde kabaca bir araştırma yapıp okuyacaklarınıza hızlıca göz gezdirin. Bu sırada önemli başlıkları ve sık sık geçen terimleri yakalamaya çalışın. Hızlı taramadan sonra, bu önemli noktaları biraz daha derinlemesine araştırın.
Daha sonra ise bu ufak araştırmalar arasında bağlantılar kurmaya çalışın ve klasik çalışma şekline geçin. Bu sayede konu hakkında önemli terimleri ve kilit noktaları ön çalışma yaparak öğrenmiş olacaksınız. Gözünüze çarpan parçaları çalıştıktan sonra, aralarında bağlantılar kurmaya çalışmanız ise her ne öğrenmek istiyorsanız onun hakkında size sezgisel bilgi sağlayacak ve ne kadar hızlı öğrendiğiniz de siz bile şaşıracaksınız. Çok verimli bir teknik olan bölme tekniği özellikle karmaşık ve ilk bakışta anlaması güç görünen konuları sindirebilmek ve kendini motive edebilmek açısından oldukça kullanışlıdır.
80/20 ilkesini analiz edip hayatınıza uygulayın
İtalyan Ekonomist Vilfredo Pareto’nun ortaya attı bu konsepte göre, istediğiniz sonuçların yüzde sekseni, çabalarınızın yüzde yirmi sonucunda ortaya çıkar. Kesin oran, durumdan duruma göre değişmekle beraber, hayatınızdaki insanların yüzde 20’si mutluluğunuzun yüzde sekseni etki eder, müşterilerinizin yüzde 20’si satışlarınızı yüzde sekseni oluşturur ve öğrenme yöntemlerinin yüzde 20’si sonuçları yüzde sekseninden sorumludur.
Öğrenirken ne kadar çok şey bilmediğinizi hissedip konudan konuya atlayarak öğrenmeye çalışabiliriz. Ancak bu vaktimizin çoğunu kaybetmemize sebep olur. Bunun yerine öğrenmek istediklerinizin temeli ile alakalı bir ya da iki şeye odaklanarak, zamanınızın çoğunu da bunlar hakkında alıştırma yapmayı düşünebilirsiniz.
Örneğin gitarda bir şarkı çalmayı öğrenmek istiyorsanız, notaları, vuruş tekniklerini ve klavye üzerindeki tüm teknikleri tamamen öğrenmeye çalışmak yerine, basit akorları ve bunların arasındaki geçişleri öğrenebilirsiniz. Çünkü bu, size sonuçların yüzde seksenini yüzde 20’lik pratik sonucunda vermiş olacak ve istediğiniz şarkıları çalabileceksiniz.
Konsantrasyonunuzu keskinleştirin ve pomodoro tekniği kullanın.
Hızlı öğrenmek için tüm dikkatinizi ve sabrınızı tek bir konuya odaklamalısınız. Ama günümüzde bunu söylemek yapmaktan kesinlikle daha kolay. Çünkü dikkatimizi toplayabildiğimiz süreler oldukça kısa ve cebimizde sürekli bildirimler yağdıran
dikkat dağıtıcı bir teknoloji var.
Daha etkili odaklanabilmek ve verimli çalışmak için pomodoro tekniğini kullanabilirsiniz. Bu teknik, 20-25 dakika gibi kısa aralıklarla dikkat dağıtan her şeyi kendinizden uzak tutup,
tamamen yaptığınız işe odaklanmak ve bu süreler arasında bir ila beş dakika arasında küçük molalar vermek olarak özetlenebilir.
Sıfırdan başlayarak kodlamayı dört ayda bu teknik sayesinde öğrendim. Günlük programım 25 dakika çalışıp 5 dakika ara vererek, birkaç seans sonrası daha uzun dinlendiğim Pomodoro seansları ile doluydu. Pomodoro tekniği gerçekten inanılmaz sonuçlar verir. Çünkü beynimiz, odaklandığımız zamanlarda yeni bilgilere daha açıktır. Şöyle bir düşünüldüğünde Bu cidden kulağa doğru gelir; daha odaklı olmak daha derin bağlantılar kurmayı sağlar.
Yaparak öğrenin.
Bir şeye maruz kalmak onu öğrenmenin en iyi yoludur. Yapılan araştırmalara göre, insanlar okuduklarının yüzde onunu,
Görsel ve işitsel kaynaklardan öğrendiklerinin yüzde 20’sini, bir sunumdan öğrendiklerinin yüzde ellisini, bir alıştırma yaparlarsa yüzde yetmişini, öğrendiklerini pratik olarak uygularlarsa yüzde doksanını hatırlamaktadır. Bu, bisiklete binmeyi, yüzmeyi veya futbol oynamayı öğrenmek gibidir.
Nasıl yapılır videoları izlemek veya bunlar hakkında ders kitapları okumak yerine, ellerinizi biraz kirletip iş üzerinde emek harcadıkça hatalar yapar ve deneyim elde ederiz. Bu sayede çok daha hızlı ve kalıcı şekilde öğreniriz.
Hedefiniz konusunda ısrarcı olun.
Maalesef çoğumuz, Seth Godin’in dip dediği noktaya geldiğimizde duruyoruz. Godin, yarışı ne zaman bırakacağına karar vermenin önemli olduğunu söylemekle beraber, potansiyel olarak başarıya yakın çoğu kimsenin dip noktasına gelmeden bıraktığını ekliyor.
Godin’e göre başarısız olma sebepleri arasında;
1- zaman darlığından dolayı bırakma
2- para azlığından dolayı bırakmak
3- korkudan dolayı bırakma
4- hedefler konusunda ciddiyetsizlikten dolayı bırakma
5- ilgiyi kaybedip bırakma yer almaktadır.
Psikologlar ayrıca “Geçiş Döngüsü” adı verilen bir yapı hakkında bizlere bilgi vermektedir. Bir şeyi öğrenme konusunda fırsatımız olduğunda genel olarak “Balayı Aşaması” dediğimiz ilk kısmı yaşarız. Burası bizim yeni şeylerden öğrendikçe dopamin salgılamamızın arttığı kısımdır.
Yani beynimiz sürekli yeni şeyler denememizi ödüllendirmekte ve bize kendimizi iyi hissettirmektedir. Balayı aşaması bittiğinde, dip dediğimiz evreyi yaşarız. İlerlememiz yavaşlama ve hatta durma eğilimi gösterir. Burası çoğu insanın pes ettiği yerdir.
Bunun nasıl gerçekleştiği hakkında bir fikrimiz olması ise çok önemlidir. Yeni bir şey öğrenirken bu hisse başa çıkmamız daha kolay olur. Çünkü bunu bir noktada yaşayacağımızı bilir ve buna göre kendimizi motive edebiliriz.
Yeterince uyku alın.
Bir bilgiyi veya yeni bir yeteneği öğrenmek söz konusu olduğunda, uyku kilit bir öneme sahiptir. Uyanık olduğumuzda içine girdiğimiz yeni durumlar ve uyaranlar beynimizde hafızlarımızın oluşturulmasını engelleyebilir. Fakat uyuduğumuzda, anılarımızı daha iyi işleme fırsatı buluruz ve yaşadıklarımızı hafızamıza kolaylıkla kazırız.
Alman bilim adamlarının yaptığı bir araştırmaya göre, eğer yeni öğrendiğimiz bir bilgiye daha sonra ihtiyacımız olacağına kesinlikle karar vermişsek, uykunun bunu hatırlamada en çok yardımcı olan mekanizma olduğu ortaya konmuştur. Bunun yanında bazı bilim adamları, beynin kendi yapısını ve düzenini değiştirebildiği “Beyin Plastisitesi” denilen bir teori ortaya atmışlardır.
Buna göre, beynin yapısı ve düzeni üzerindeki en önemli değişiklikler uykudayken gerçekleşmektedir. Yetersiz uykuya maruz kaldığımızda yeni bir şeyler öğrenmek konusunda zorlanırız. Çünkü beynimize kendini yenileme ve yeni bilgileri gözden geçirip özümseme fırsatı vermemiş oluruz.
Yeterli uykuyu aldığımızda, hafızamızı sağlamlaştırmamız daha hızlı olacak ve hataya yer kalmayacaktır.
Özetle, bir konuyu öğrenmeye çalışırken, onu parçalara ayırarak önemli noktaları ve terimleri öğrenerek aralarında bağlantılar kurun. Pareto prensibini lehinize kullanın.
Çabalarınızın yüzde yirmisinin, sonuçların yüzde seksenine tekabül edeceğini aklınızdan çıkarmayın. Bir şey üzerinde çalışırken Pomodoro Tekniği ile dikkatinizi toplayın ve konsantrasyonun tamamını o işe ayırın.
Kendinizi öğrenmek istediğiniz her neyse ona maruz bırakın ve yaparak öğrenin. Sadece izlemek veya okumakla yetinmeyin.
İstikrarlı olun ve dip tuzağı yaklaştığında çalışmanıza devam edin. Ve son olarak öğrendiklerinizi verimli şekilde depolamak ve yeni bir güne hazır olmak için, yeterli uykuyu aldığınızdan emin olun.
